Çok Şükür Biraz Esinti...

Kaç gündür kendi kendime ve çevremdekilere söyleniyorum bu nasıl sıcak, dal bile kıpırdamaz mı diye. Ama hakkaten de öyle gece 11 buçukta parktayız ve bir yaprak, bir dal bile kıpırdamıyo. Çok şükür bugün dualarım kabul oldu ve biraz esinti görebildik. Sabah kalkınca daha klimalı odadan dışarı çıkmadan anladım bir kaç derece sıcaklık düşüşünün olduğunu. Hava biraz puslu gibiydi ve evet yanlış görmüyordum esinti vardı. Bu fırsatı mutlaka değerlendirmeliydim. Geçen hafta perşembe günü geldim Adıyaman'a ve geldim geleli gündüz hiç çıkmadım dışarıya. Dediğim gibi bırakın dışarıya, çok mecbur kalmadıkça klimalı odadan bile çıkmadım. Şu anda da mutfaktayım ve mutfak masasından yazıyorum bu postu. Arkamdaki açık balkon kapısından da püfür püfür bir esinti geliyor çok şükür.

Gündüz de hava gayet güzeldi. Biraz kararsızlık aşamasından sonra en sonunda çarşıya çıkmaya karar verdim. Aldım selocanı da yanıma çıktık çarşıya. Çarşıda baya bir yürüdük, dolaştık ama sıcak çok bunaltmadı bizi. Giderken minibüsle gittik dönüşte babamız aldı. Aslında çarşıya çıkmamdaki en büyük sebep ne zamandır aklımda olan keçe almaktı. Adıyaman'da bulabileceğime dair hiç umudum yoktu ve haksız da çıkmadım. Evet bir çok yere bakmama rağmen bulamadım. Hatta bir ara beni (afedersiniz) eşek semerlerinin dikildiği dükkana göndermeye kalktılar ben keçeyi nerede bulabilirim deyince. Allahtan ben yanlış anlaşıldığımı anladım da bir de boşu boşuna o kadar yol katetmedim Bu gidişle netten sipariş vereceğim. 2 kuruş eksik 3 kuruş fazla napalım. Kafaya koydum bi şekilde ben de yapacağım o nette gördüğüm cicişlerden ya da en azından yapmaya çalışacağım.

Aslında keçe almaya gitmiştim dedim ya keçe hariç bir sürü şey almış olarak buldum kendimi. Önce genelde alışveriş yaptığım bir mağazaya uğradım. Normalde iğne atsan yere düşmez bugün mübarek Ramazan ayının ve sıcakların da etkisiyle o kadar tenhaydı ki. Klimalı da olunca rahat rahat gezindim, bakındım veeeeeeeeeeeeeeee karşıma görür görmez vurulduğum, ayılıp bayıldığım bu ciciş çıktı. Aslında ayılıp bayılmama sebep olan detay alt kısımdaki siyah tüllerdi. Bir de etiketine bakınca bu benim olmalı dedim ve hemen kabine girdim. Etek üzerine denememe rağmen baya hoşuma gitti ve mağazadan çıktığımda o artık benimdi:) Merak mı ettiniz. Hemen ekliyorum. Buyurun efendim...

Bu kısım aslında arka kısmı ama ben detay çok hoşuma gittiği için ve arkada kalırsa eşarptan görünmeyeceği için bu tarafı öne getirip giyeceğim.

Bu da kol detayı tam olarak bu kol modelinin ismi ne bilmiyorum ben ona büzmeli kol diyorum:) ve bu model çok hoşuma gidiyor.

Fiyatına gelince sadece 19,99 tl. Aaa lütfen efendim rica ediyorum 20 tl değil daha ucuz sadece 19,99 tl. Ben kasiyere 20 tl verdim ve çoook havalı bir şekilde üstü kalsın dedim. Bu elbise için 1 kuruşun lafı mı olur ayol:):):)

En kısa zamanda bu elbiseyi kombinleyip paylaşırım sizinle. Sizin de fikirlerinize her zaman açığım. Bir öneriniz varsa kombin hakkında lütfen paylaşın benimle.

Giderken giydiklerimize gelince önce küçük hanımefendiden başlayalım. Bu arada karşı komşumuzun kapısındaki nazarlık da cuk diye oturmuş kızımın üstüne. MaşAllah fıstığıma:)

Bu arada şunu söylemeden geçemeyeceğim. Hangi mağazaya girdiysek kadın erkek farketmedi ve selocanın ayakkabılarına herkes bayıldı. Köpekler yesin emi ayakkabını diye de garip bir şekilde beğenisini dile getirenler bile oldu:) Hatta selocana bir tuhafiyeden iş teklifi bile geldi. Haftalık 30 tl ve her öğleden sonra bir dondurma karşılığında ilk iş teklifini aldı kızım:) Her gördüğü adama gidip dede senin adın ne diye konuşmaya başladı. Hatta en son girdiğimiz dükkanda baya bi muhabbette girdi yaşlı tonton dedenin biriyle. Bana anne sen git ben dedemle gitcem lüle lüle(yani güle güle) diye bile el salladı. Bu arada bir dondurmayı da mideye indirdi akıllı durup annesini üzmediği için fıstığım.

Kızımın kombinine gelince:

Elbise: LCW. Fiyatını hatırlamıyorum.
Ayakkabı: Vicco. 35 tl.
Şapka: LCW. Fiyat yine hatırlanmıyor.

Evet şekercikten sonra sıra geldi annenin kombinine. Malum önceki postlarda bahsettiğim ütü yığınım hala erimediği için gardropta mevcut olan ütülenmiş kıyafetlerden giyiniverdim. Ortaya şöyle bir sonuç çıktı. Aslında iyi de oldu sıcakta etek en rahat giysi oluyor.

Şal: Şanlıurfa Balıklı Göl. 5 tl
T-shirt: Rus Pazarı:) 10 tl.
Etek: LCW . 30 tl.
Ayakkabı: Rus Pazarı. 15 tl
Çanta: Yere kurulan tezgahlardan. 10 tl.
Siyah bileklik: Kızkardeşimden hediye.

Bu da T-shirt ün yakından görünüşü. En hoşuma giden tarafı da fotoğraftan da biraz anlaşılabileceği gibi arkası tamamen desenli siyah tül. Önünde de bir sürü kelebekler var. Sol üst göğüs kısmına denk gelen kelebek de fotoda yine belli olmamış ama arkadaki tülün aynısından kesilip oraya dikilmiş ve üzerine pullar işlenmiş. Bu da yine bayılarak aldığım Rus Pazarı ganimetlerimden biri.

Veee son olarak karşınızda bugün dükkan dükkan gezip topladığım incık cıncıklar evet evet resmen ıncık cıncık. O kadar güzel bloglar var ki birbirinden maharetli hanımların ellerinden çıkan; onlara bakıp bakıp imreniyorum ben de yapmalıyım bunlardan diye. Bakalım birkaç ufak tefek malzemeyle başlayacağım işe. Ne olur nasıl bir sonuç alırım bilmiyorum ama denemek de güzeldir değil mi?

Not: Efendim bu arada bu bloğun sahibesi mutluluktan uçuyor. Akşam eşim iş arkadaşlarıyla iftar yemeğine oradan da haftalık oynadıkları halı saha maçına gidince biz de selocanla bir arkadaşımızda aldık soluğu. Küfül küfül esen rüzgarın tadını çıkardık balkonda. Beni görür görmez ne kadar zayıflamışsın dedi.(Görüşmeyeli 2 ay kadar oluyor) Ben de yok be aynıyım dedim. Efendim eve gelirken dijital tartıda tartıldım ve sonuç süper:60 kg. Ben en son dijitalde tartıldığımda 63,5 gösteriyordu. E yaklaşık bi 3,5 kg kaybeder de mutlu olmaz mı insan. Lay lay lay lala lay lay lay:):):) Hepinize kucak dolusu sevgiler....