Ramazan girdi gireli uyku düzenim çok bozuldu. Sabah 8de anca yatıp öğleden sonra 1 de 2 de anca kalkabiliyorum. Tabi Selen de gece geç yatınca o da uyuyor geç saatlere kadar benimle birlikte. Zaten hep beraber klimalı odamız olan salonda yattığımız için uyanınca bizim yatağa geliyor ve yanımıza yatıp yeniden uykuya dalıyor. Hal böyle olunca ben de vuruyorum uykunun gözüne:) Tabii sonra da gün boyunca kendime gelemiyorum ki hoş zaten günün yarısı geçmiş oluyor. Bugün de yine öyle günlerden biriydi. Saat 5e kadar miskin miskin pinekledikten sonra şu sürekli bahsettiğim meşhur ütü yığınına bir el atayım dedim ve 6 buçuğa kadar ütü yaptım. Yine de bitmiş değil ama baya azaldı ve işin kötü kısmı hep beni baya bi zorlayacak olan gıcık kıyafetler kaldı. Neyse efendim bunada şükür diyor ve esas konuya geliyorum.
Burada iftar yaklaşık 19:40 civarı oluyor. Benim ütülerim bittiğinde de iftara yaklaşık 1 saat kalmıştı. Ütüleri yaparken bi yandan da kendi kendime düşünüyorum "aa dolapta haşlanmış nohutlarım var hemen soğanla salçayla karıştırıveririm al sana yemek yanına bi de pilavla salata ohh oldu mu sana kocanın en sevdiği yemeklerden oluşan iftar menüsü..."diye. Ben böyle düşünürken ütüler bitti, ütülenenler yerleştirildi, ütü masası toplandı vs. geldim buzdolabının başınaaaaa...Kendimden emin tavırlarla açtım dondurucunun kapağını nohut arıyorum. Arıyorum aramasına da bulamıyorum. Derken baştan kendinden emin olan tavırlarım nohutları bulamadıkça telaşelendi ve en sonunda ümitsiz bir hal aldı. Tabii ben tutuştum yaklaşık 45 dk var ve hiç yemek yok işin kötü tarafı sebze filan da yok. Et yemeği yapsam uzun sürer. Derken aklıma dolaptaki kurtarıcı köftelerim geldi. Bunları BİMden alıyorum Kasap köfte diye geçiyor aslında aynı markanın ızgara köftesi de varmış ama ben Adıyaman'da bulamadım. Hemen dolapta kalanlar kızartıldı başka bir tavada patates sonra halka halka doğranmış domates ve soğanlar kızartıldı. Bi yandan diğer göze en hızlısından bir pirinç pilavı koyuldu. 4lü paket halinde alınan kolalardan biri de hemen dondurucuya atıldı. Domatesle soğandan söğüş doğrandı ve tataaaaammm..Acele iftar sofrası hazır:)
Neyse ki kuru yemekten pek hoşlanmayan kociş de sesini çıkarmadı:)
Yarın Selen'i hastaneye cildiye polikliniğine götürüyorum.Ellerinde isiliğe benzer küçük küçük su kabarcıkları çıktı ve sanki çoğalmaya başladılar gibi. Gitmişken ben de sürekli yarılan parmaklarımı göstermeyi düşünüyorum umarım benim de ayrıca sıra almamı istemezler. Bu arada güzel bir uygulamadan bahsetmek istiyorum. Sağlık Bakanlığı yeni bir uygulama başlatmış. Artık Türkiye'nin her nerseinde olursanız olun hastaneden randevu almak için 182 yi arıyorsunuz. Ne güzel değil mi?Tek numarayla tüm hastanelere ulaşma imkanı...Sanırım şimdilik sadece pilot illerde uygulanıyor. Biz randevumuzu bu yolla aldık. Çok da pratik oldu. Herkese tavsiye ederim. Ayrıntılı bilgi için tık tık....
Görüşürüz şekerler...Sevgilerle...İmza: Ütü yığınını hala bitirememiş hatun:)
2 yorum:
Geçmiş olsun öncelikle ufaklığa. iyi yetiştirmisin. Güzel de olmuş bence.
bıraktığım izler, çok teşekkür ederim canım...Naparsın o sürede anca o kadar yapabildim işte:)
Yorum Gönder